Ey muhibbi, bu derdime çare yok mu, gözyaşım neyleyim?
Gönül yangınlarını söndürmenin çaresizliğiyle yazılmış bu satırlar, aşkın ve hüznün en derin izdüşümlerini taşıyor. Her mısrada bir yüreğin feryadı, her kelimede bir ruhun ıstırabı saklı. Gözyaşlarının dilinden çaresizliğin sarmalına uzanan bu içsel yolculuk, nihayetinde sabır ve ümide varan bir seyir izliyor.
Gönül Dostuna SeslenişEy can yoldaşım, bu ince sızı neyleyim? Gönlümde bir kor ki sönmez, ateşiyle baş başayım. Ayrılık rüzgârı savurdu sevda çiçeklerimi, şimdi bir garip bülbülüm ki feryadımı dinleyen yok. Hüznün karanlık gecesinde kayboldum, bir mum ışığı arar gibi tesellî. Gözyaşlarının DiliHer damlası bir hikâye anlatır sanki:
Bu seller ki göz pınarımdan taşar, sanki gönül denizimin dalgaları. Ağlamakla tükenmez ki bu dert, her damla yeni bir sızı doğurur içimde. Çaresizliğin SarmalıNe yapsam boş, ne etsem nafile:
Zamanın şifası yetmiyor bu yaraya, her geçen gün biraz daha derinleşiyor sancım. Bir Ümit IşığıBelki de çare, bu gözyaşlarını bir nehir bilip:
Zira gam da geçer, sevinç de; bu dünya bir misafirhane. Belki yarın, bugünkü gözyaşlarımız bir çiğ tanesi olur sabah gülünde. Son SözEy muhibbim, belki çare aramak değil de, bu hâli bir yol bilmektir. Gözyaşlarınla yıka gönlünün aynasını, belki o zaman görünür hakikatin cemâli. Zira aşkın derdi, dermânıdır kendi; sabret ki gönül bahçende yeni tomurcuklar açsın. |
.webp)
.webp)


.webp)



.webp)
.webp)
